Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi’ne; Türk Eğitim-Sen ve UAESEB Genel Başkanı Talip Geylan, Türk Eğitim-Sen Genel Merkez Yöneticileri, Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği’ne üye kuruluşların genel başkan ve temsilcileri ile Türkiye’den ve Türk dünyasından saygın bilim insanları katıldı.
UAESEB ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın açılış konuşması yaptığı kongrede; Kırıgzistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Asilbek Toktogulov, Kıbrıs Türk Memeur Sen Genel Başkanı Akın Manga, Kazakistan Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası Genel Başkan Vekili Ernar Imanbayev, , Azerbaycan Tahsil İşçileri Azad Hemkarlar İttifakı Genel Başkan Vekili Zafer Memmedo, Kuzey Makedonya Bilişim ve Kamu Bakanlığı Müsteşarı ve Ufuk Derneği Başkanı Dr. Elvin Hasan birer protokol konuşması yaptı.
34 ülkeden 1000’e yakın akademisyenin katıldığı kongrede, 721 bildiri sunuldu. Öte yandan kongrenin her bir oturumu Büyük Taarruzun komutanlarına ithaf edilerek, kurtuluş kahramanlarını bir kez daha anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir…!!” sözleri bizler için adeta bir parola hükmündedir.
UAESEB VE Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan,kongrenin Türk dünyasına, Türk bilim hayatına ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ederek sözlerine başladı. Bu kongrelerin Türk Dünyası’ndan seçkin bilim insanlarının bir araya gelerek, tanışma, kaynaşma ve ortak projeler geliştirmesi amaçlı düzenlediklerine dikkat çeken Genel Başkan Geylan, “Türkiye ile Türk dünyası arasındaki kültürel işbirliğine katkılar sunmasını ümit ettiğimiz, bir sene sosyal bilimler bir sene fen bilimleri olmak üzere düzenlediğimiz yedinci tematik kongre vesilesi ile sizlerle birlikteyiz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir…!’ sözleri bizler için adeta bir parola hükmündedir. Bu hüküm doğrultusunda çalışmalarımızı ortaya koyarken bir yandan bizler için önemli olan mukaddes ve müstesna değerleri anarken, diğer yandan gelecek nesillere örnek olacak, ufuk açacak doğru adımların iz düşümlerini bırakma gayretiyle yola çıktık.
Türk Dünyası’nın birliğine; bilimsel ve kültürel boyutta katkı sunmak, Türkiye ve Türk Dünyası’ndan seçkin bilim adamlarını bir araya getirerek tanışma, kaynaşma ve ortak projeler geliştirme imkânı oluşturma gayesi ile Türk Eğitim-Sen ve Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği iş birliğinde bilimsel kongreler düzenlemeyi planlayarak yola çıktık” dedi.
Maarif Kongresi sayesinde 2023’e doğru devletimize ve milletimize hizmet yolunda Türk tarihine bir not düşmüş olduk.
Türk Eğitim-Sen’in kurulduğu günden bu tarafa bilimsel bilgiye hak ettiği değeri veren milli bir sivil toplum kuruluşu olduğuna dikkat çeken Genel Başkan Geylan, 1. Maarif Kongresi’nin 100. Yılında düzenledikleri 2. Maarif Kongresi’ni hatırlattı.
Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “2016 yılında Türk Dünyası’nın manevi mimarı Hoca Ahmet Yesevi Anısına Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi’ni tertip ederek çıktığımız yolda; ilk kongremize yüzlerce bildirinin gelmesi ve akademik camiadaki teveccüh görmesi sendikamıza tarihin bize yeni bir misyon yüklediğini idrak etme fırsatı verdi.
Bu sorumluluk, Türk Eğitim Sen’in kurulduğu günden beri “ortalama akıl yerine ortak aklı ön plana çıkaran, bilimsel bilgiye hak ettiği değeri veren bir milli sivil toplum kuruluşu olarak belirlemiş olduğu tavrı ve tutumu ile tam olarak örtüşmektedir. Bu şuurla;
2017 Yılında 1. Uluslararası Türk Dünyası Mühendislik ve Fen Bilimleri Kongresi,
2018 yılında 2. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi,
2019 Yılında 2. Uluslararası Türk Dünyası Mühendislik ve Fen Bilimleri Kongresi,
2020 Yılı Bilge Tonyukuk Yılı anısına 3. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi,
2021 “100. Yılında Aynı Ruh ve Heyecanla” gerçekleştirdiğimiz 2. Maarif Kongresi,
2021 3. Uluslararası Türk Dünyası Mühendislik ve Fen Bilimleri Kongresi, olarak gerçekleştirdiğimiz bilimsel etkinliklerin bu sene 8.sini 4. Uluslararası Türk Dünyası Mühendislik ve Fen Bilimleri Kongresi olarak sizlerin takdirine sunmuş olacağız.
Burada 2. Maarif Kongresi ile ilgili birkaç hususu dile getirmekle kendimizi mesul hissediyoruz. Geçen sene 100. Yılında aynı ruh ve heyecanla büyük bir şölen halinde 30’a yakın etkinlik ve onlarca yayınla ihya ederek bir bilim şöleni halinde ikincisini gerçekleştirdiğimiz Maarif Kongresi, Türk milletinin geleceğinin, kalkınmasının ve bağımsızlığının ancak eğitim ve bilimde olduğunun somut bir göstergesi olarak tarihimizde yerini almıştır.
1921 yılının Temmuz ayında düşmanın Polatlı’ya kadar geldiği dönemde yapılan 1. Maarif Kongresi hem dünyaya hem Türk milletine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin parolasının eğitim olacağını muştularmıştı. Biz de 2023 yılından sonra başlayacak Türk Asrının gereği olan eğitimli insan hedefinin nasıl yakalanacağına dair bir yol haritası hazırlamayı ve öneri sunmayı amaçlayarak 2. Maarif Kongresini gerçekleştirdik. 2. Maarif Kongresi sayesinde hem geçmiş dönemde kongreye katılanlar ve onların eserleri vasıtası ile o günün şartlarına göre muazzam bir organizasyonun hatırlanmasını sağlamış hem de 2023’e doğru devletimize ve milletimize hizmet yolunda Türk tarihine bir not düşmüş olduk.”
Birliğin ve samimiyetin, kardeşliğin ve birlikte çarpan yüreğin hem yerel hem de bölgesel olarak yararını, Karabağ Zaferi’nin kazanılması ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak alınması ile bir kez daha müşahede ettik.
Uluslararası düzenlenen kongreler sayesinde kültürel diplomasi gerçekleştirdiklerini kaydeden Genel Başkan şunları kaydetti: “Türk Eğitim Sen ve UAESEB bu etkinlikleri düzenlerken mümkün oldukça fazla ortak paydaya hizmet etmeye, mümkün oldukça fazla coğrafyaya temas etmeye, mümkün oldukça fazla hedefi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, bizim yüzyıllardır fikrimizin en müstesna yerinde duran, her saniye yüreğimizin onun aşkıyla çarptığı “dilde, fikirde, işte birlik” ilkesine uygun davranmak temel ilkemiz olmuş ve olmaya devam edecektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Türk Birliği’nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapatacağım. Türk Birliğine inanıyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak, dünya sükûnunu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türklüğün varlığı bu köhne âleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek.” diyerek Türk devletlerinin ve topluluklarının birlikte pek çok faaliyeti gerçekleştireceğini ve bu sinerjinin dünya ve insanlığa büyük hizmetler yapmaya namzet olduğunu ifade etmektedir. Birliğin ve samimiyetin, kardeşliğin ve birlikte çarpan yüreğin hem yerel hem de bölgesel olarak yararını, Karabağ Zaferi’nin kazanılması ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak alınması ile bir kez daha müşahede ettik. Bu kongreler vesilesi ile aynı zamanda katılımcılara bakış açımızı, dünyayı okuma ilkemizi, Türk milletinin insanlığa hizmet etme yolundaki civanmert bakışını da anlatarak bir kültürel diplomasi eylemi de gerçekleştirmekteyiz.”
Dünyanın pek çok yerinden akademisyen ve araştırmacılarımız ile bilim insanlarını buluşturduğumuz bu etkinliğin Türk ve Dünya bilim hayatına katkılar sunması en büyük temennimizdir.
Kongrenin ardından çıkacak olan yayınların çeşitli çalışma alanı ve bilim insanına erişme imkanı bulacağının altını çizen Genel Başkan; “Bugün başlattığımız, kongremize; Almanya, Fransa, Holanda, Ukrayna, Tataristan, Kuzey Makodonya, Japonya, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Dubai, Lübnan, Katar, İran, Irak, Rusya Fedrasyonu, Dağıstan, Afganistan, Mynmar, Suriye, Cibuti, Libya, Ürdün, Gürcistan, Türkmenistan, Nahcivan, Kosova, Bulgaristan, Romanya, Özbekistan, Türkiye ve KKTC’nin de arasında olduğu 34 ülkeden 1000’e yakın akademisyeni 721 bildiri ile bir araya getirdik. Aynı anda 11 yüz yüze 5 çevrimiçi salonda sunumların gerçekleştirileceği, Dünyanın pek çok yerinden akademisyen ve araştırmacılarımız ile bilim insanlarını buluşturduğumuz bu etkinliğin Türk ve Dünya bilim hayatına katkılar sunması en büyük temennimizdir. Bunun yanında kongre neticesinde çıkacak yayınlar ile bu denli çeşitli çalışma alanı ve bilim insanına erişme fırsatı verecek bu etkinliği gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyoruz.” dedi.
Kongremiz ile Türk milletinin kahramanca mücadelesinin ve kutlu zaferinin bu vesile ile mimarlarını anma gayemizdir.
Kongrenin her bir oturumunun Büyük Taarruzun komutanlarına ithaf edilerek, kurtuluş kahramanlarını bir kez daha andıklarını bildiren Geylan, “Kongremizi 30 Ağustos’ta kazanılan Büyük Zafer’in 100. Yılı Anısına düzenleyerek, Türk milletinin geçmişinde ne çetin dönemeçlerden geçtiğini; vatanı, bayrağı, istiklali için hangi fedakarlıklara peşinen razı olduğunu bir kez daha göstermeyi amaçladık. Bize göre 30 Ağustos, Türk milleti için adeta yeniden Ergenekon’dan çıkış olarak tezahür etmiştir. Büyük komutan ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin kendi küllerinden doğabilme kabiliyet ve imkânını iyi tahlil etmiş, milli direnişi Anadolu’da ateşlemiştir. Türk tarihinde ve sözlü kültüründe yer alan Ergenekon Destanı’nda olduğu gibi milleti ve orduyu toparlayıp düşmana karşı zafer kazanacak bir aşamaya getirmek için maddi ve manevi güçlü kılmanın yollarının aramıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele’nin başladığı günden bu yana, Tam Bağımsız Türk Devleti’ni kurmanın, ‘Düşmanı Vatan’ın Bağrında Boğmak!’ ile mümkün olabileceğini ilke olarak ortaya koymuş ve onun işaret ettiği gibi büyük zafer, ‘Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur’ inancı ve azmi ile kazanılmıştır. Bu kongrenin oturumlarının; Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak, Mirliva İsmet, Albay Asım Gündüz, Nurettin Paşa, Yakup Şevki Paşa, Fahrettin Paşa, Mehmet Emin Koral, Kemalettin Samı Gökçen, Alı Hikmet Ayerdem, Şükrü Naili Gökberk, Kazım İnanç olmak üzere Büyük Taarruzun komutanlarına ithaf edilerek kapanış oturumunun adının da 30 AĞUSTOS olarak verilmesi; Kara Fatma, Şerife Bacı, Yörük Ali Efe gibi salonlarda sunulan bildirilerin milli bahadırlarımızın anısına tertip edilmesi Türk milletinin kahramanca mücadelesinin ve kutlu zaferinin bu vesile ile mimarlarını anma gayemizdir” diye konuştu.
“Türkiye Sevdamız, Ekmek İçin Kavgamız” şiarı ile mücadele ederken, sürekli alanları ve eğitim çalışanlarını dinlemekten bir adım geri durmuyoruz.
Türk Eğitim-Sen olarak 34 üniversitede yetkili sendika olduklarına dikkat çeken Genel Başkan, “Türk Eğitim Sen olarak bilimsel bilgiyi sendikal mücadelemizde ana unsur olarak kabul etmekteyiz. ‘Türkiye Sevdamız, Ekmek İçin Kavgamız’ şiarı ile mücadele ederken, sürekli alanları ve eğitim çalışanlarını dinlemekten bir adım geri durmuyoruz. Bizlere gelen sorunların alan uzmanlarının katkısı ve bilimsel bakışla tarafsız olarak çözülmesini düstur olarak öneriyoruz. Türk Eğitim-Sen 34 üniversitede yetkili sendikadır. Üniversite çalışanı 28.790 üyemiz bulunmaktadır.” dedi.
Türk üniversitesinin gelişmesi, kalkınması ve ülkenin nitelikli yükseköğrenim görmüş öğrenci kazanmasının yanında Ar-Ge faaliyeti ile bilimsel bilgi üretiminin gerçekleştirilmesi noktasında ortak bir menzile ancak ulaşılabilmektedir.
Üniversitelerin üçlü sacayağından oluştuğunu kaydeden Geylan, “Üniversitelerin plansız ve etraflıca düşünülmeden operasyonlara tabi bırakılmasını doğru bulmuyoruz. Üniversiteler, “İdari Personel”, “Akademik Personel” ve “Öğrenci” hepsi bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Yönetim ve işleyiş olarak bu üçlü sacayağını “Akademik Çevre Üyeleri” olarak ifade edebiliriz. Türk üniversitesinin gelişmesi, kalkınması ve ülkenin nitelikli yükseköğrenim görmüş öğrenci kazanmasının yanında Ar-Ge faaliyeti ile bilimsel bilgi üretiminin gerçekleştirilmesi noktasında ortak bir menzile ancak ulaşılabilmektedir. Türk milletinin ve Türk devletinin çağlar üzerinden sıçramasının, bölgesinde ve dünyada bir cazibe merkezi olmasının ve diğer Türk devletlerine örnek olabilmesinin anahtarı Türk akademisindedir.” ifadelerini kullandı.
Üniversitelere demokrasi, akademik bilinç ve yönetici kabiliyeti hâkim olmalıdır.
Rektör atamalarında yaşanan liyakatsizliklere dikkat çeken Genel Başkan, rektörlerin üniversite çalışanlarının tamamının hür iradesiyle demokratik şekilde seçilmesi gerektiğini söyledi. Geylan, “Üniversitelerimizin birçok sorunu bulunmaktadır. Rektör atama usulü de bunlardan birisidir. Eskiden uygulanan sistem üniversite çalışanlarının tamamının dahil edilmemesi nedeniyle demokratik değildi ve bu nedenle sendika olarak sık sık eleştiri getiriyorduk. Ama Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olduk. Mevcut durumda ise tamamen keyfi bir rektör atama yöntemi ile karşı karşıya kaldık. Maalesef hangi grup, sendika, cemiyet, vakıf, dernek güçlü ise süreci o tayin ediyor. Atanan bir kısım rektörler de kendi ideolojisini uyguluyor. Ne yazık ki belli grupların ve yapıların tahakkümü doğrultusunda rektör ataması yapılmaktadır. Oysa üniversitelere demokrasi, akademik bilinç ve yönetici kabiliyeti hâkim olmalıdır. Bu da rektörlerin üniversite çalışanlarının tamamının hür iradesiyle demokratik şekilde belirlenmesi sayesinde sağlanabilir.” dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak Norm Kadro Yönetmeliği’ni yargıya taşıdık.
Türk Eğitim-Sen olarak norm kadro ile ilgili sorunların tamamen ortada kaldırılana kadar hukuki ve idari girişimlerde bulunacaklarına dikkat çeken Geylan, “Türk Eğitim-Sen olarak norm kadro ile ilgili sorunlar tamamen ortadan kaldırılana kadar hukuki ve idari girişimlerimizi sürdüreceğiz. Norm Kadro Yönetmeliği’ni yargıya taşımıştık. Yapılan düzenleme ile ‘kısmi rahatlama’ sağlandı ama sorunlar devam ediyor. Türk Eğitim-Sen olarak norm kadro ile ilgili sorunlar tamamen ortadan kaldırılana kadar hukuki ve idari girişimlerimizi sürdüreceğiz. YÖK Başkanı Sayın Erol Özvar’ı ziyaret ettiğimizde bunun ciddi bir handikap olduğunu da ifade ettik.” diye konuştu.
Üniversitelerin yaşadığı sorunlar Türk Eğitim Sen’in ajandasında yer almakta ve çözülene kadar da ısrarla takip edilecektir.
Üniversitelerin yaşadığı sorunları bildiklerini ifade eden Genel Başkan Geylan, “Bunun yanında araştırma bütçelerinin kısıtlı olması, bilimsel hazırlık ve çalışma sürecinde kaynak dil eğitimi desteğinin verilmemesi, plansız bir şekilde programlara öğrenci alımlarının yapılması, öğretim elemanlarının ve üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarının yeterli düzeye çıkarılmaması, çalışma ofisi ve laboratuvarlarının kısıtlı imkânlara haiz olması, akademik teşvik sisteminde keyfiyete dayalı alanların bırakılması gibi sorunlar Türk Eğitim Sen’in ajandasında yer almakta ve çözülene kadar da ısrarla takip edilecektir.” dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak, sınavla birlikte yapılan mülakat uygulamasını da eleştiriyoruz.
İdari personelin de çok ciddi sorunları bulunduğunu kaydeden Genel Başkan, “En büyüklerinden birisi Görevde Yükselme Sınavı’nın merkezi yazılı sınav olarak yapılmamasıdır. Biz bunun merkezi olarak yapılmasını ve atamalarda dikkate alınmasını talep ediyoruz. Ancak bu sınavla birlikte yapılan mülakat uygulamasını da eleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Türk Eğitim-Sen olarak YÖK’e mülakatın liyakati öldürdüğünü söyleyerek, sözlü sınavın kaldırılmasını talep ettik. MEB’in yaptığı gibi yazılı puanının mülakat puanı olarak verilmesini istedik.
Türk Eğitim-Sen olarak Göreve Yükselme Sınavı’nda mülakatın kökten kaldırılmasını talep ettiklerini ifade eden Genel Başkan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk Eğitim-Sen olarak YÖK’e mülakatın liyakati öldürdüğünü söyleyerek, sözlü sınavın kaldırılmasını talep ettik. MEB’in yaptığı gibi yazılı puanının mülakat puanı olarak verilmesini istedik. Bunu uygulayan üniversitelerimiz oldu. Bazı üniversiteler mülakatı kamera eşliğinde yaptı. Bazı üniversiteler mülakatlarda bütün çalışanlarına aynı puanı vererek bu mağduriyete bir nebze çözüm bulmaya çalıştı. Ama maalesef bazıları ise keyfiliği sürdürmeyi tercih etti. Talebimiz, Görevde Yükselme Sınavı’nda mülakatın kökten kaldırılmasıdır.”
İdari personelimizin, üniversitelerimizin hafızası ve kurum kültürünün taşıyıcısıdır.
Üniversite idari personelinin çözülmeyi bekleyen birçok sorunu olduğunu belirten Genel Başkan, “İdari personelin nakil sorununa dikkat çekmek istiyorum. Hali hazırda bu arkadaşlarımız mazeret durumundan dahi tayin isteyemiyorlar. YÖK’e konuyla ilgili resmi başvurumuzu yaptık, dilekçe kampanyası düzenledik. Bu konunun da takipçisi olmaya devam edeceğiz. İdari personelimizin, üniversitelerimizin hafızası ve kurum kültürünün taşıyıcısıdır. Yetişmiş elemanlar olarak, liyakat ve başarı esasına göre idari personelimizin üniversite yönetim kademelerinde görev almasının önündeki psikolojik ve mevzuat kaynaklı engeller ivedilikle kaldırılmalıdır.” diye konuştu.
50-d li personelin kadro probleminin de ivedilikle ele alınmalıdır.
50-d li personelin kadro probleminin de ivedilikle ele alınması gereken sorunlardan birisi olduğuna dikkat çeken Genel Başkan; “Birçok üniversitemiz bu nitelikli ve yetişmiş arkadaşlarımızı kazanmak yerine onları mağdur etmektedir. Bunun takipçisi olarak her platformda bu konuyu dile getirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Araştırma bütçelerinin kısılması, dünya sıralamasında üniversitelerimizin sıra kaybetmesine doğrudan ve dolaylı olarak sebep olmaktadır.
Araştırma bütçelerinin kısılması, dünya sıralamasında üniversitelerimizin sıra kaybetmesine doğrudan ve dolaylı olarak sebep olduğunu kaydeden Geylan, bu konunun da ivedilikle çözülmesini talep ettiklerini bildirdi.
13-b görevlendirmelerinin de gözden geçirilerek hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Akademik ve idari personelin rızası olmadan yapılan 13-b görevlendirmelerinin de gözden geçirilerek hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini bildiren Geylan, kurumların etkinliğini artırmak amacıyla yapılması gereken görevlendirmelerin, gerek sendikal baskılar ve gerekse farklı nedenlerle adeta bir ceza ve baskı unsuru olmaması gerektiğine dikkat çekti.
Genel Başkan Geylan sözlerini, “Kongrenin gerçekleşmesinde her türlü özveriyi ve desteği sunan başta Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcısı Sayın Cengiz Kocakaplan ve AR-GE Koordinatörümüz Prof. Dr. Yılmaz Yeşil olmak üzere, olmak üzere Türk Eğitim merkez yönetim kuruluna, UAESEB’in genel başkanlarına ve üyelerine, bütün teşkilat mensuplarımıza şükranlarımı sunuyor, kongremize katılan bilim adamı, araştırmacı akademisyenler ve üyelerimize teşekkür ederim.” şeklinde tamamladı.
Genel Başkan’ın ve protokol konuşmalarının ardından “Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk” açılış oturumu gerçekleştirildi. Daha sonra sırasıyla “Mareşal Fevzi Çakmak Oturumu”, “Mirliva İsmet Oturumu”, “Albay Asım Gündüz Oturumu” ve “Nurettin Paşa Oturumu” düzenlendi. Kongrenin birinci gününde aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serkan Özel “ Erken Çocuklukta Gelişim ve Örüntü Becerilerinin Ölçülmesi” paneli ile “Eğitim Yönetimi, Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları” konulu forum gerçekleştirildi.