Öğretmen atama takvimin bir an önce duyurulması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Talip Geylan, “Türk Eğitim-Sen olarak öğretmen atamaları konusunu sürekli gündemde tutmaya gayret ediyoruz. Çünkü sayıları 500 bini aşmış olan genç aday öğretmenlerimiz aylardır Hükümetten bir atama duyurusu bekliyor. Aslında ekim ayında atama takviminin başlanması gerekiyordu ancak aylardır bir takvim yayınlanmış değil. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, 35 bin yeni sağlık personelinin daha işe başlayacağını duyurdu. Ama merakla beklenen öğretmen atamaları ile ilgili bir açıklama gelmedi. Bakınız; 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Valiliklerden sendikamıza gelen bilgilere göre 71 ilde 66 bin 780 ücretli öğretmen görevlendirildi. Yine aynı araştırmada Valiliklerimizin resmi beyanlarına göre hali hazırda 69 ilde norm kadro ihtiyacı 91 bin 484’tür. Hal böyle iken Türk milli eğitiminin giderilmesi gereken sorunlarının başında öğretmen açığı geliyor. Unutulmamalıdır ki eğer sınıfta öğretmeniniz yok ise yapılan tüm yatırımlar anlamsız kalıyor. Çünkü eğitimin taşıyıcı kolonu ve asli unsuru öğretmendir.” dedi.
Fakülte mezunu bir öğretmeni asgari ücretten daha düşük bir ücretle çalıştırmak ayıptır.
Ücretli öğretmenlerin asgari ücretin altında bir gelire mahkûm edildiğini söyleyen Geylan, şunları kaydetti: “Asgari ücretin 17.002 TL olduğu günümüzde, bu arkadaşlarımızın tamamı asgari ücretin yarısı kadar bir gelirle çalışmaktadır. Bu bir sosyal dramdır. Bu ülkenin yasalarına göre asgari ücretin altında bir gelirle çalışan istihdam etmek suçtur ve bunun cezai müeyyidesi vardır. Fakülte mezunu bir öğretmeni asgari ücretten daha düşük bir ücretle çalıştırmak bizim ayıbımızdır. Bu ayıptan kurtulmanın yolu da ücretli öğretmen görevlendirmesine ihtiyaç kalmayacak sayıda atama yapmaktır. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin katıldığı bir programda, ‘Benim müsteşar olduğum dönemde en fazla öğretmen ataması yapıldı’ dedi. Diyoruz ki; gelin Milli Eğitim Bakanı olduğunuz dönemde en yüksek sayıda öğretmen ataması yapılsın.” diye konuştu.
Genç aday öğretmenlerimizin yazılı sınav puanlarını rencide edecek bir başka hususa yer verilmemelidir.
Genel Başkan Geylan ayrıca Sayın Bakan’ın mülakat inadından vazgeçmesini istedi. Geylan, “Genç aday öğretmenlerin bir diğer endişesi de mülakat konusudur. Bu ülkede kamu çalışanlarının mülakat ile ilgili çok acı tecrübeleri var. Yıllarca mülakat marifeti ile çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yendi. Bunu kabul etmiyoruz. KPSS’ye girmiş ve kazanmış adaylar yazılı sınav başarısına göre atanmalıdır. Mülakat uygulaması kökten kaldırılmalıdır. Hem ilk atamalarda hem yönetici atamalarında hem de görevde yükselme sınavlarında adayların yazılı sınav puanlarını rencide edecek bir başka hususa yer verilmemelidir. Sayın Tekin, ‘Biz inançlı insanlarız mülakatlarda kul hakkı yenmesine müsaade etmeyiz’ şeklindeki demecinde de mülakat vurgusu yapıyor. Bakınız mülakatı yapacak olan bir yapay zekâ uygulaması değildir. Dolayısıyla insanın etkili olduğu yerde illa ki insani duygular devreye girecektir. Bilgi birikimi, psikolojik durumu, algı kapasitesi, o anki ruh hali komisyon üyesinin takdirini etkileyen temel faktörlerdir. Adayın bir komisyondan alacağı puan ile aynı adayın bir başka komisyonda alacağı puan birebir aynı olması mümkün değildir. On binlerce adayın yarıştığı bir mülakat sürecinde 0.01 puanlık bir sapma dahi o adayı onlarca adayın önünde yer almasına ya da gerisinde kalmasına neden olacaktır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e bir kez daha çağrıda bulunuyorum: Gelin mülakat inadınızdan vazgeçin.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu olarak haftaya deprem bölgesinde olacağız.
Deprem bölgesinde barınma sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini söyleyen Genel Başkan Talip Geylan, “Asrın felaketinde bir yılı doldurmak üzereyiz. Allah bir daha böylesi felaketler ile imtihan etmesin. Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu olarak haftaya deprem bölgesinde olacağız. Depremde okullarımız belki çok zarar görmedi. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı’na ait kurumların dayanaklılığı da test edilmiş oldu. Ama bu durum böyle de olsa da yüz binlerce öğrenci mağdur oldu. Bölge, barınma sorunlarından dolayı geçici bir göç sorunu yaşadı. Deprem öncesinde 11 ilimizde 3 milyon 706 bin 466 öğrenci vardı. Öğrencilerin büyük çoğunluğu yakın illere sevk edilmek durumunda kalındı. Ama gelinen noktada 3 milyon 366 bin 546 öğrencimiz geri geldi. Deprem öncesinde 11 ilimizde derslik sayımız 119 bin 200 idi. 112 bin 219’u kullanılamaz halde idi. Okulların normale dönmüş olması aslında hayatın normal akışına devam ediyor olmasının en somut göstergesidir. En acil yapılması gereken derslik ihtiyacının ve eğitim çalışanları olmak üzere bölgede barınma sorununun giderilmesidir” diye konuştu.
Eş durumundan tayin hakkı verilmemesinin bahanesi olamaz
Eş durumundan tayin hakkı verilmemesinin Anayasamızın 41. Maddesinin doğrudan ihlali anlamına geldiğine dikkat çeken Genel Başkan Talip Geylan, “Kanun koyucular anayasayı ihlal edemez! Eş durumundan tayin hakkı verilmemesinin bahanesi olamaz! Bu noktada sözleşmeli öğretmenlerimize kadrolu diğer meslektaşları gibi süre şartı aranmaksızın eş durumu tayin hakkı verilmelidir.” dedi.
4/B’li sözleşmeli çalıştırma usulünün, temel istihdam modeli haline getirilmesi kabul edilemez!
Sözleşmeli istihdam modelinin kökten kaldırılması gerektiğine de vurgu yapan Geylan, “657 Sayılı Kanunun 4/B maddesi, devletin geçici işlerinin görülmesi amacıyla ihdas edilmiştir. İktidarın 4/B’li sözleşmeli çalıştırma usulünü, temel istihdam modeli haline getirmesi kabul edilemez! Sadece kadrolu atama yapılmalıdır” dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu Hakkında Görüş ve Önerilerimizi MEB’e Sunduk.
ÖMK’da eksik olan hususlara dikkat çeken Genel Başkan Geylan, “Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik sendikaların görüş ve önerilerini aldı. Biz de hem yazılı hem de sözlü olarak taleplerimizi ilgili bürokratlara ilettik. Beklentimiz; Milli Eğitim Bakanlığı’nın meslektaşlarımızı ve paydaşları bu sürece dâhil ederek, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu yeniden güncellemesidir” ifadelerini kullandı.
Akademik yeterliliği sağlamış tüm akademisyenlere kadro ve kontenjan sınırlaması olmaksızın kadroları verilmelidir.
21. yüzyılda halen üniversitelerimizde liyakat sorununun çözülemediğini bildiren Geylan, “Doçentlik ya da profesörlük kadrolarında akademik yeterlilik sağlanmış olması yeterli değil. Oysa üniversitelerimizde ayrım yapılmaksızın herkesin iş güvencesi sağlanmalı, akademisyenler ve çalışanlar yönetimin ya da rektörün inisiyatifine bırakılmamalıdır. Akademik yeterliliği sağlamış tüm akademisyenlere kontenjan sınırlaması olmaksızın kadroları verilmelidir.” dedi.
31 Mart yerel seçimlerinden önce 3600 ek gösterge düzenlemesi Meclis’ten geçirilsin.
3600 ek gösterge konusuna da değinen Genel Başkan Geylan, “Masaya yetkili sendika sıfatı ile oturanların altına imza attıkları madde, ‘Birinci dereceye gelmiş kamu görevlilerinin ek göstergeleri 3600’e yükseltilmesine yönelik çalışma yürütülecek’ değil de, ‘Birinci dereceye gelmiş kamu görevlilerinin ek göstergelerinin 3600’dür’ şeklide olsa idi, 3600 ile ilgili yeni kanun çıkarılmasına gerek kalmayacaktı. Sözde yetkili sendika, işveren adına masada yer alırsa, işverene zaman kazandırmak için işte böyle kelime oyunları yapar. Talebimiz, 31 Mart yerel seçimlerinden önce 3600 ek gösterge düzenlemesinin Meclis’ten geçirilmesidir.” şeklinde konuştu.
Gelin emeklilik yılının ilk adımı olarak 12 bin 054 TL artış taban aylığa yansıtılsın.
Geylan, “2024 yılı emekliler yılı oldu. Gelin emeklilik yılının ilk adımı olarak 12 bin 054 TL artış taban aylığa yansıtılsın. Hem emekli maaşlarına hem de emekli ikramiyelerine katkısı olsun. Emeklilerimizi mutmain edelim.” dedi.
Öte yandan Geylan; eğitimini tamamlamış 110 bin Yardımcı Hizmetler Sınıfı çalışanının kadro intibakının yapılarak, GİH sınıfına alınmasını da istedi.