4. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI EĞİTİM BİLİMLERİ VE SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ SONUÇ BİLDİRİSİ AÇIKLANDI
Türk Eğitim-Sen ve Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği işbirliğinde, Türk Milli Mücadelesinin ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile tarihteki yerini alan Büyük Zafer’in 100. Yılı anısına, 24-27 Kasım 2022 tarihinde 4. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi düzenlendi.
Almanya, Fransa, Holanda, Ukrayna, Tataristan, Kuzey Makodonya, Japonya, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Dubai, Lübnan, Katar, İran, Irak, Rusya Fedrasyonu, Dağıstan, Afganistan, Mynmar, Suriye, Cibuti, Libya, Ürdün, Gürcistan, Togo, Türkmenistan, Kosova, Bulgaristan, Romanya, Özbekistan, Türkiye ve KKTC’in de arasında olduğu 34 ülkeden 1000’e yakın akademisyenin 721 bildirisi kabul edilerek kongrede yer aldı.
Toplam 16 eş zamanlı oturumun yanında, Türk Dünyası’nda Milli Mücadele açılış paneli ile başlamak suretiyle, alanında uzman davetli konuşmacıların gündeme ve güncel sorunlara yönelik konuşmalar yaptığı, eğitimcilerinin mesleki etkinliklerine yönelik forumlar, atölye çalışmaları ile sanal serginin yer aldığı kongremiz, yoğun bilimsel katılımcılı bir etkinlik olması bakımından da kapsam ve nitelik olarak ilkleri ifade etti.
Kongrenin her bir oturumu, başta ülkemizin kurucusu Türk kurtuluş hareketinin banisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ile birlikte, mücadelenin askeri, siyasi ve fikri öncüleri olan kahramanları ile şehit öğretmenlerimiz adına ithaf edilerek bir ahde vefa örneği sergilenmiştir.
Bunun yanında her bir salonda sunulan bildiriler, Milli Mücadelemize Türk dünyasından büyük katkılar sağlayan, Anadolu’da ki istiklal hareketine, kardeş yardımı olarak, maddi ve manevi destekler veren fikir, siyaset ve mücadele insanlarının aziz hatıralarına armağan edilmiştir. Oturum başkanlarının dinleyicilere, katılımcılara Türklüğün bu yürekli hizmetkârları ile ilgili kısa bilgiler vermesi, onların aziz hatıralarını yâd etmiş, unutulmadıklarının ve de gerçekten Türk Devleti’nin ve Milletinin yüreğinde eşsiz bir yerleri olduğunun veciz bir göstergesi olmuştur.
Dünyanın değişik coğrafyalarından katılan bilim insanlarının katkısı ile hem yüz yüze, hem sanal platformlar üzerinde gerçekleşen bu organizasyon, dünyadaki ve Türk Dünyası’ndaki gelişmelere çok yönlü yeni bakış açıları getiren çalışmaların sunulduğu büyük bir bilgi şöleni olmuştur. Ayrıca Türk Dünyası’nın muhtelif coğrafyalarına ve topluluklarına mensup bilim insanları arasında yeni işbirliği imkânları sunması bakımından da ciddi bir hizmeti ifa etmiştir.
4. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresinde, eğitim bilimleri ve sosyal bilimlere ait alt disiplinlerde bildiriler sunularak tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Birçok yeni mesele gündeme getirilmiş, tespitler yapılmış ve çözüm teklifleri geliştirilmiştir. Stratejik bilgi üretiminin hayatî öneme sahip olduğu bu yüzyılda, Türk kültürünün zaman ve mekân genişliğinin stratejik sonuçlara yol açabileceği, bir kez daha anlaşılmıştır.
Akademik düzeyde üretilen bilgilerin UAESEB ve Türk Eğitim-Sen gibi sivil toplum kuruluşları aracılığıyla bilim dünyası ile buluşturulması ve bunun da 2016 yılından itibaren geleneksel bir tavır hâlini almaya başlaması Türk dünyasının bütünleşmesinde, eğitim, bilim ve kültür politikalarının ve kişisel, kurumsal işbirliklerinin hayati bir öneme sahip olduğu gerçeğini bir kez daha vurgulamıştır.
Türk Milli Mücadelesinin ve Büyük Zaferin 100. Yıl dönümü anısına düzenlenen, 4. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi, aşağıda belirtilen hususlar çerçevesinde alınan kararların Türk Dünyası’na ve bütün insanlığa hizmet bakımından önem taşıdığının altını çizmiştir:
- Küreselleşme olgusunun pek çok sorunu da beraberinde getirdiği bilinmektedir. Bu çerçevede millî kültürlerin de bu etkinin dışında kalmadığı açıktır. Sibirya’dan Avrupa’ya, Afrika’nın Kuzeyinden Güney Türkistan’a kadar oldukça geniş bir coğrafî alana yayılmış olan Türk kültür sahası da çeşitli boyutlarıyla birlikte aynı olumsuzluklarla karşı karşıyadır. Türk devletleri, UNESCO başta olmak üzere, ilgili ve etkili uluslararası kuruluşlar nezdinde, baskı altında olan ya da yok olma tehlikesi taşıyan; Türk lehçeleri ve kültürel öğelerinin korunması hususunda gerekli girişimleri yapmalıdır.
- Kadim bir geçmişe, köklü bir mirasa dayanan Türk kültürünün ve medeniyet değerlerinin, bütün unsurlarıyla korunması gerek kendi doğal mecrası içinde gerekse içinde bulunduğumuz çağın gerekleri çerçevesinde geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bu bağlamda, Türk Kültür Coğrafyasının her bölgesinde özellikle de Bağımsız Türk Devletlerinde, gereken hassasiyet resmî düzeyde ve bütün zeminlerde gösterilmelidir.
- Azerbaycan’ın kırk dört günlük vatan muharebesi ile elde ettiği Karabağ Zaferi Türk dünyasının ortak gururudur. Karabağ’da kanlı Ermeni işgali, büyük tahribatlar yaratmış ve masum Azerbaycanlı sivillere yönelik katliamlar ile tarihin kara lekeleri arasına girmiştir. Ermenistan’ın saldırılarına karşılık veren Kahraman Azerbaycan ordusunun yiğit mücadelesi ile Karabağ topraklarının önemli bir kısmı Ermeni işgal ve zulmünden kurtarılmıştır. Ermenilerin Azerbaycan topraklarının önemli bir kısmından geri çekilmesi belirli bir takvime bağlanmıştır. Ancak anlaşmada ne olacağı belirlenmeyen Hankendi ve çevresinin de ivedilikle işgalden kurtarılması için mücadele hız kesmeden devam etmelidir. Ayrıca gerek işgal sürecinde gerek mücadele sırasında Ermenilerin bu bölgede yaptıkları tahribat ve düşmanca faaliyetler için Ermenilerden “işgal tazminatı” istenmeli bütün bu süreç dikkatle takip edilmeli, Karabağ’ın tamamı azat olana kadar bu durum bütün Türk Dünyası tarafından ortak bir hassasiyete dönüştürülmelidir.
- Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlalleri, Türklerin kültürel hayatları ve dini hürriyetlerine ilişkin büyük baskılar Türk dünyasının ve insanlığın ortak yarası halini almıştır. Ekonomik ve siyasi gücüne rağmen, Çin devletine karşı gerekli çağrılar ve diplomatik uyarılar yapılmalı, uluslararası kuruluşlar nezdinde ortak bir tavır alınmalıdır. Türk Dünyası’nın yerel ve küresel sorunları Türk Devletleri tarafından bütün Türk bölgelerinde titizlikle takip edilmeli gündem/kamuoyu oluşturulmalıdır.
- İnsan hakları ihlâllerine ve kültürel baskılara maruz kalan soydaşlarımızla ilgili resmî düzeyde girişimlerde bulunulmalıdır. Özellikle Doğu Türkistan, Ahıska, Kırım, Karabağ, Irak ve Suriye başta olmak üzere Dünya’nın her bölgesinde yaşanan drama kayıtsız kalınmamalıdır. Temel insan hakları ihlâlleri karşısında, uluslararası hukukun imkân tanıdığı bütün siyasî girişimler, eksiksiz olarak yerine getirilmeli; bu hususlar, uluslararası yargı organlarına taşınmalıdır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere bütün Türk Cumhuriyetleri, gereken teknik desteği sağlamalıdır.
- Rusya’nın Ukrayna’daki işgali, Kırım’ın yasa dışı ilhakı önemli insan hakları ihlallerini ortaya çıkartmıştır. Kırım Türk’lerinin ana yurtlarında yaşamalarına imkân verilmemesi ve bu coğrafyada Türk nüfusunun azaltılması bölgesel bir sorun olarak ortada durmaktadır. Ukrayna’da yaşan Kırım Tatarları ve diğer Türk topluluklarının maruz kaldıkları baskılar dünya gündeminde tutulmalıdır.
- Ahıska Türk’lerinin ana vatanları olan Gürcistan’a dönüşleri başta olmak üzere, dağınık olarak yaşadıkları ülkelerdeki vatandaşlık problemleri hususunda Türk devletlerinin ortak bir karar ve tavır içerisinde olması, 78 yıldır devam eden bu insanlık ayıbının giderilmesinde tarihi bir öneme sahip olacaktır.
- Suriye iç savaşı sonrasında, yüz yıldır işgal altında yaşayan, zulüm ve baskılara duçar olmuş Suriye Türkmenlerinin siyasi hakları, kültürel kimlik sorunları, eğitim meseleleri, Türk devletleri tarafından desteklenmelidir. Kalıcı bir barış sağlanması şartıyla, Türkmenlerin bu ülkedeki geleceklerine ilişkin anayasal hak ve güvencelerin belirginleştirilmesi için bugünden çalışmaların yapılması gerekmektedir.
- Irak’ın yerleşik ve medeni topluluklarının başında gelen Irak Türkmenleri, küresel ve bölgesel güç mücadelelerinin arasında büyük acılar çekerek, katliamlara maruz kalmışlardır. Evlerini terk etmek zorunda bırakılmışlar, kültürel kimliklerine yönelik yok etme siyaseti ile karşı karşıya kalmışlardır. Kerkük’ün statüsü başta olmak üzere, Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde; siyasi ve kültürel hakların tanınması mücadelesi Türk dünyasının ortak sorumluklarının başında gelmektedir.
- Taliban işgali sonrasında, Güney Türkistan’da ve Afganistan genelinde Türklere yönelik siyasi baskı, tutuklama ve cinayetler büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Afganistan’daki Türkler ve mağdur diğer gruplar için, uluslararası camia bilinçlendirilmeli, Taliban yönetimine karşı diplomatik ve siyasi tedbirler alınmalıdır.
- Türk Devletleri Teşkilatının kurulması tarihi öneme sahip bir adımdır. Türk Eğitim-Sen ve UAESEB; bu teşkilatı, Türk dünyasının geleceği bakımından fevkalade önemli bulmaktadır. Teşkilatın kurucu belgeleri ve 2040 Vizyon Belgesinde belirtilen amaçlar ve işbirliği alanları, üye devletlerin resmî politikaları hâline getirilmelidir.
- Teşkilatın mevcut üyelerinin yanına gözlemci statüsünde yer alan Türkmenistan ve Macaristan daimi olarak katılmalıdır.
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gözlemci üye statüsünde birliğin içerisinde yer alması kıymetli bir siyasi gelişmedir. Türk devletleri teşkilatına üye ülkelerin, KKTC’nin siyasi bağımsızlığını tanıması yönündeki engeller adım adım ortadan kalkmaktadır. Bağımsız ve etkili bir KKTC, Doğu Akdeniz’de bütün Türk devletleri için jeopolitik bir merkez olma özelliğini taşıyacaktır.
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerinde, mensubu olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nda da “gözlemci” üye statüsü kazanması sağlanmalıdır.
- Türk Dünyası’nın birliği yolunda atılacak adımların temelinde, ortak dil meselesi yer almaktadır. Yazı dili birliği, ortak alfabe ve ortak imla, vb. konularda bugüne kadar yapılan çalışmalar derinleştirilmeli ve artık bir sonuca kavuşturulmalı hatta Türk Dünyası ortak vatandaşlığı üzerine çalışmalar yapılarak gerçekleştirecek proje ve faaliyetler ivedilikle yapılmalıdır.
- Türk cumhuriyetlerinin her seviyedeki eğitim-öğretim müfredatlarında, ortak ders kitaplarının okutulması hayatî önem taşımaktadır. Ortak ders kitaplarıyla ilgili neticelenen çalışmalar hızla hayata geçirilmelidir. Ortak ders kitaplarının özerk devlet niteliği taşıyan Türk yurtlarında da okutulması için gereken resmî çalışmalar yapılmalıdır.
- Üniversiteler ve lise ve ilköğretim düzeyinde, eğitim-öğretim alanındaki değişim programları, etkinleştirilmelidir. Bilim adamı, öğretmen ve öğrenci değişim programları daha verimli hâle getirilmelidir. Özellikle Kazakistan’da kurulmuş olan Uluslararası Türk Akademisi, Türk soylu ve akraba devletlerin arasında resmî bir politika olarak belirlenip, cazip hale getirilmelidir.
- Türk Dünyası’nda, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ilkesine uygun olarak sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel, vb. alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları desteklenmelidir. Bu kuruluşlar içinde, “Türk Dünyası eksenli ve gençlik odaklı” çalışmalar yürütenler, özellikle teşvik edilmelidir.
- Türk yurtlarının gündeminde yer alan güncel meselelerle ilgili resmî düzeyde ve sivil toplum kuruluşları nezdinde, etkin bir dayanışma sağlanmalı ve işbirliği gerçekleştirilmelidir.
- Türk Devletleri Teşkilatı 2040 Vizyon Belgesinde belirtilen, Eğitim, Kültür ve Bilim faaliyetlerine ilişkin hükümler başta olmak üzere birliğin yol haritası hassasiyetle takip edilerek, siyasi ve kültürel işbirliği alanı geliştirilmelidir.
- Bu kongreyi düzenleyerek büyük bir organizasyonu gerçekleştiren UAESEB ve Türk Eğitim-Sen yöneticilerinin, emek veren koordinasyon ve düzenleme kurulunun, ilgi göstererek büyük bir ciddiyetle katılım sağlayan bilim insanlarının takdir edilmesi ve kongrenin sonuçlarına bildiri kitaplarına, gerekli ilginin gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.
- Son olarak 2023 yılının Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı olmasına binaen Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun Dünya’da ve Türk devletleri ile boyları arasında ortaya çıkardığı yankının dile getirildiği kongre ve toplantıların yapılmasına
Üniversite akademik personeli, idari personeli ve devlet okulları ile özel okullarda çalışan eğitim çalışanlarının özlük haklarının ve çalışma şartlarının dünya gerçeklerine göre iyileştirilmesine yönelik kapsamlı çalışmaların yapılmasına ve
Büyük Zaferin 100. Yıl dönümü anısına düzenlenen 4. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi katılımcıları, yukarıdaki hususların uluslararası topluma duyurulmasına, oybirliğiyle karar vermişlerdir.