Kadınlarımızın beraber olmaları gerektiğini beraber oldukları zaman üstesinden gelemeyecekleri sorun kalmayacağını biliyoruz.
Kadınların, yönetim kadrolarında, karar alma mekanizmalarında yer alması gerektiğini kaydeden Gül; “Her yıl şube kadın Komisyonu başkanlarımız ve komisyon üyeleri ile kurultaylar, çalıştaylar, paneller düzenlemekteyiz. Her çalışmamızda kadınlarımız ile ilgili birçok konuları ele aldık ama nedense kadınlar ile ilgili sorunlarda her zaman olduğu gibi bir duyarsızlık olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle biz kadınların artık yönetim kadrolarında, karar alma mekanizmalarında yer alması gerekiyor. Bunun içinde her alanda birlikte çalışıp çabalayıp birlikte hareket etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Türkiye Kamu Sen olarak sivil toplum kuruluşlarıyla sık sık bir araya gelerek ortak çalışmalar yapmalıyız. Birlikten kuvvet doğar diyerek kadınlarımızın beraber olmaları gerektiğini beraber oldukları zaman üstesinden gelemeyecekleri sorun kalmayacağını biliyoruz. Aslında ‘Kadın Gülerse Dünya Güler’ sloganı ile yola çıkmamız gerektiğini; ‘Mutlu Kadın, Mutlu Aile, Mutlu Ülke’ demek olduğunu biz biliyoruz bunun da farkına varılmasını istiyoruz.
Bu çalıştaylarda işçi sendikasının yanı sıra kamu sendikalarının da panelist olarak katılım sağlamasının önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Kamuda çalışan kadın ile işçi çalışan kadınların muhakkak ortak sorunlarda birleştiğini biliyoruz. Önemli olan ortak bir çalışma ile güçlerin, fikirlerin birleştirilerek birlikte önemli adımlar atmalıdır.” dedi.
Sendika ve sivil toplum kuruluşlarında kadın üye sayısının artırılmalıdır.
Gül: “Sendika ve sivil toplum kuruluşlarında kadın üye sayısının artırılması ve kadınların sivil toplum örgütlerinin yönetim kademelerinde daha fazla yer alabilmelerinin sağlanması için, sendikalar bünyesinde oluşturulan kadın komisyonları, kadın çalışma grubu gibi alt komisyonların sendika şube başkanlıklarına benzer hukuki bir statüye kavuşturulmasını, komisyonlarda görev alan kadın çalışanlara izin hakkı tanınması ve komisyonların çalışmalarına kadın kamu görevlilerinin daha fazla katılım sağlaması için kamu kurum ve kuruluşları tarafından teşvik edilmesi konularında gerekli düzenlemelerin yapılması gerekir.” diye konuştu.
Türkiye Kamu Sen olarak kadınların sorunları ve çözüm önerilerini sıralayan Gül:
1.Kadın istihdamında toplumsal ve kültürel baskıların önemli sorunların başında yer alması,
2. Doğum izninin 2 yıl ücretli olmaması,
3.Ülkemizde kayıt dışı çalışan kadınların statüsü düşük işlerde sigortasız ve düşük maaşla çalışması, kadınların meslek edinememesi, ev eksenli çalışan kadınların görünür olmaması, yok sayılması,
4.Kadınların en büyük sorunlarından birisi çalıştıkları kurumlarda kreşlerin olmayışı ve bu sebepten dolayı işten ayrılmaların fazla olması,
5.Devlet kurumlarında ana sınıfı saatlerinin 8/17 mesai saatleri içerisinde olmaması,
6.Kadınların üst düzey yönetimlerde Lider veya yönetici pozisyonlarında yer alamaması, kadınların tepesinde bulunan cam tavanın kırılmaması, hak ettikleri pozisyonlara cinsiyet ayrımı sebebiyle gelememesi,
7.Kadınlar erkekten 3 kat fazla çalışmalarına rağmen anti parantez çocuk bakımı yaşlı ve engelli bakımı gibi mülkiyetlerin erkekler üzerinde kayıtlı olması,
8.Özel sektörün kadının evlenip çocuk yapacağı ve sürekli izin isteyeceği düşüncesiyle kadın çalışan istenmemesi,
9.Kız çocuklarımızın iyi bir ev kadını olmaya yönelik yetiştirilmesi, erken evliliklerin artması, kadınların çalışma hayatından uzaklaştırıldı,
10.Özel eğitim gerektiren ve engelli kadınlara istihdamda yer verilmemesi,
11.Kültürel sebeplerden kaynaklı üniversiteli kadın sayısının artırılmaması,
12.Kadının çalışmak için eşinden izin alamaması,
13.İş yerinde mobinge daha çok kadınların uğraması nedeniyle kadının çalışma hayatından uzaklaşması,
14.Cinsel taciz ve saldırıya maruz kalma korkusuyla kadınların iş yaşamından uzaklaşması,
15.Çalışan kadınların aile bireylerinden destek görememesi evin bütün sorumluluğunu özellikle yaşlı ve küçük çocuk bakımını üstlenmelidir.
Çözüm Önerileri
1.Vasıflı kadın çalışan sayısının artırılması için örgün eğitim yanında bilgi ve beceri geliştirmeye yönelik yaygın eğitimin arttırılması, İŞKUR’un iş piyasası analizi yaptırarak hangi alanda işe ihtiyaç varsa o alanda meslek edinme kurslarını açması,
2.Özel sektörde kadınların uzun çalışma saatlerinin azaltılması ve düşük ücretle erkeklerin alternatifi olarak görülmesinin engellenmesi,
3.Kadınların sigortasız çalışmalarının önlenmesi ve kadın emeğinin sömürülmesinin önüne geçilmesi,
4.Çalışma yaşamı içerisinde işe alınmada eşitlik ilkesinin uygulanmaması,
5.Kadınların terfilerinin engellenmemesi,
6.Kreş sorunun çözülmesi, her kurumda kreş açılmasının sağlanması,
7. Çocuklar 2 yaşına gelene kadar annelere ücretli izin verilmesi,
8.Erkeklere çalışan kadının yükünün hafifletilmesine yönelik zihinsel faaliyetlerin artırılması,
9.Kadına karşı ayrımcılığın engellenmesinin sağlanması,
10.Çalışan kadına eşit işe eşit ücretin sağlanması, esnek çalışma saatlerinin arttırılması, çalışma saatlerinin kadın tarafından belirlenmesi,
11. Kadın istihdamına yönelik Kamu Spotu oluşturularak belirli aralıklarla yayınlanmasının sağlanması,
12. İŞKUR’un kendisini revize ederek illerde tanıtması ve bilbortlara tanıtıcı afişler asılması, iletişim bilgilerini, ne iş yaptığını nasıl başvuru yapılacağını vesaire Yerel TV programlarıyla İŞKUR’u duyurma çalışması,
13. KOSGEB projelerinin prosedürlerinin kolaylaştırılarak yaygınlaştırılması, kadınlara proje hazırlama kurslarını açılması,
14.Tarım sektöründe çalışan kadınların sigortalı olmasının sağlanması,
15. Kadın istihdamı çalıştaylarının erkeklerle birlikte planlanması,
16.Bu tür çalıştayın benzerlerinin illerde kadın erkek karışık yapılmasını sağlanması,
17.İşverenlere kota konularak kadın sayısının artırılması,
18.Dezavantajlı kadınların özellikle çeşitli sebeplerden dolayı evden çıkamayan homeofis olarak çalışmalarının desteklenmesi,
19.Türk kültüründe kadınlara verilen önemin zaman içinde dini değerlerimiz yahut geleneksel değerlerimiz adı altında erozyona uğratılmış olması
20.Kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık çalışmaları olması gerekir medyada yer alan yanlış algı yüzünden kültürel değerlerimizin önemsiz hale gelmesi dolayısıyla kullanılan dilin, olumlu karakterlerin Türk toplumunun temel yapısıyla çatışmayan karakterler olması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Medyada Kadınlar
- Medyada pasif edilgen ve güçsüz olarak resmedilmekte yahut cinsel bir obje gibi gösterilmektedir erkekler ise bunun tam tersi bağımsız güçlü özellikleriyle öne çıkartılmaktadır bu süreç gazete haberlerinde reklamlarda dizi filmlerde ve filmlerde hep aynı biçimde tekrar edilmektedir. Kadınlar medyadaki temsilinde sürekli olarak ev içi mekanlarda gösterilirken erkekler ise iş yerlerinde ve ev dışında gösterilmektedir.
- Kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık çalışmaları olması gerekir medyada yer alan yanlış algı yüzünden kültürel değerlerimizin önemsiz hale gelmesi dolayısıyla kullanılan dilin, olumlu karakterlerin Türk toplumunun temel yapısıyla çatışmayan karakterler olması konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Aslında kadına yönelik şiddet kavramı kelime olarak ortadan kaldırılmalı ‘kadın gülerse dünya güler’ sloganıyla ve Neşet Ertaş’ın dediği gibi ‘kadın insan biz de insan oğluyuz’ fikri benimsenerek kadının bir birey olduğu kabul edilerek çözüm yolları bu doğrultuda aranmalıdır.
- Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki sağlıklı bir toplum için Eğitimin ne kadar önemli olduğu buna bağlı olarak anne karnındayken başlayan eğitim okul öncesi ile devam etmeli, ortaöğretim ve yükseköğrenimden sonra evlilik öncesi de çiftlere belirli konularda eğitim verilmelidir. Bu eğitim kadın erkek ayrımı yapılmadan herkese verilmeli, iyi bir eşin iyi bir annenin ve iyi bir babanın nasıl olması gerektiği anlatılmalıdır.
- Televizyon vasıtasıyla başarılı kadın girişimcilerin, akademisyenlerin kısacası kendi iş alanında başarılı olan kadınların tanıtılmasına yönelik programlar yapılmalıdır. STK’ların hazırlamış olduğu ve RTÜK denetiminden geçirilen kamu spotlarının olumlu örnek oluşturması adına ücretsiz olarak televizyon ekranlarında izletilmesi ailenin güçlenmesi açısından güzel kamu spotları hazırlayarak aile kurmaya özendirici programlar ve kamu spotlarına yer verilmesi gerektiğine inanıyoruz.
- Meslek sahibi olmayan kadınlar için aileyi ekonomik katkıda bulunması düşüncesi ile her eve bir atölye projesi geliştirilebilir. Bu sayede kadınların özgüvenlerini geliştirerek kendi ürettikleri ürünleri satarak aile bütçesine katkıda bulunması sağlanabilir.
- En büyük sorun insanları kadın veya erkek olarak ayırmaktır biz bu ayrımı bırakıp insanlara insan oldukları için değer verildiğinde insanlar yaptıkları işlerle kendilerini ön plana çıkardıklarında sorunlar da ortadan kalkacaktır.” dedi.
Gül; “Türk Eğitim Sen olarak ‘Kadın Eğitim Çalışanlarını Anlama’ konulu bir anket çalışması yaptık. Kadın sorunlarına dikkat çekmek istedik. Bu bağlamda 11.529 Kadın Eğitim çalışanlarımızın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz ankette dikkat çekici başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum. Kadın Eğitim çalışanlarının en çok mesleğe olan sevgiye %51.4, gelecek için ideal nesiller yetiştirme %50.6 ülkeye ve insanlığa faydalı olmak %50.1, Bu nedenlerle meslek seçimi yaptıkları ortaya çıkmıştır. Eğitim çalışanlarının %63’ü mesleği tekrar seçebileceğini%18.3’ü ise seçmeyeceğini belirtmiştir%18.7’si de Kararsızım demiştir.
Kadın Eğitim çalışanların %28.3’ü mesleki anlamda cam tavan sendromu (görünmez engeller) ile karşılaştığını, %32.5’i bazen karşılaştığını, %39.2 ise karşılaşmadığını ifade etmektedir. Kadın Eğitim çalışanlarının mesleki anlamda en çok karşılaştıkları sorunlar en çoktan en aza doğru hem ev işi hem de işteki çalışmadan dolayı yıpranma, ders dışı iş yükünün olması, evrak işleri, maaşın yetmemesi, yaşı küçük çocukların bakım problemi, aileye yeterince zaman ayıramama, meslek hastalıkları, kadın eğitim çalışanlarının idari işleri yapamaz algısı şeklinde sıralanmıştır.
Bir diğer başlığımız da ayrımcılık konusuna ilişkin bulgular var. Kadın Eğitim çalışanlarına meslek yaşamlarında cinsiyet ayrımcılığı yapılıp yapılmadığı sorduğunda %38,8’i kısmen yapıldığını, %31.9’u yapıldığını, %27.4’ü yapılmadığını söylemektedir.
Mobbing, şiddet ve taciz konusuna ilişkin bulgular; Kadın Eğitim çalışanlarının %57’si mobing’e maruz kaldığını, %43’ü ise kalmadığını ifade etmektedir.
Şiddetin çeşitlerini görmek gerekir, en çok %72.7 sözlü şiddet, psikolojik şiddete %71, fiziksel şiddete %4.2, cinsel şiddete %3.5, maruz kaldığını belirtmiştir.
Kadın emekçidir. Kadın çalışma hayatının Başak faktörüdür. Kadın sosyal hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Türk kadını hem çalışkan hem de çok fedakardır. Hem azimli hem cesurdur, hem kıymet bilir hem kutsal olan her şey için korkusuzca mücadele eder. Türk kadını bu toprakların Vatan olmasında erkeklerle aynı safta yer alarak mücadele etmiştir. 93 Harbi’nde bebeğini bırakarak cepheye giden Erzurum’da direniş kahramanı olan Nene Hatun, Kurtuluş Savaşı’nda Birliği komuta eden Erzurumlu Kara Fatma, yine Bolu’dan Kastamonu’ya cephane taşırken donarak şehit olan Şerife Bacı, işgal karşısında halkı Sultanahmet meydanında mücadeleye çağıran ve o meydanda milletimize ettirdiği yeminle hafızalardan silinmeyen Halide Edip Adıvar, 9 yaşındayken Kurtuluş Savaşı’na katılan Nezahat Onbaşı daha nice kadın kahramanlarımızla bizler gurur duyuyoruz ve sadece savaşta değil Türk tarihi boyunca eğitimde, bilimde, sanatta, sporda daha birçok alanda gösterdiği başarılardan dolayı adından söz ettiren nice kadın kahramanlarımıza Şükran’la anıyoruz. Bizim amacımız kadınlarımızı toplumda hak ettiği üst konuma ulaştırmak. cinsiyetçiliğin karşısında yer almak kadınların başta eğitim ve Çalışma Hayatında olmak üzere önlerindeki her türlü engeli kaldırmak Siyasette sivil toplum kuruluşlarında karar mekanizmalarında etkin şekilde yer almasını sağlamak yaşamlarını tekliften askıdan şiddetten dayatmadan uzak güvenli şekilde sürdürebilecekleri bir zemin hazırlamak bile mümkün olacağını biliyoruz.” dedi.
Kaynak